NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
إِبْرَاهِيمُ
بْنُ
مَرْوَانَ حَدَّثَنَا
أَبِي
حَدَّثَنَا
مُسْلِمُ بْنُ
خَالِدٍ
الزَّنْجِيُّ
حَدَّثَنَا
هِشَامُ بْنُ
عُرْوَةَ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ
عَائِشَةَ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهَا
أَنَّ رَجُلًا
ابْتَاعَ
غُلَامًا
فَأَقَامَ
عِنْدَهُ مَا
شَاءَ
اللَّهُ أَنْ
يُقِيمَ ثُمَّ
وَجَدَ بِهِ
عَيْبًا
فَخَاصَمَهُ
إِلَى النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَرَدَّهُ
عَلَيْهِ
فَقَالَ
الرَّجُلُ
يَا رَسُولَ اللَّهِ
قَدْ
اسْتَغَلَّ
غُلَامِي
فَقَالَ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
الْخَرَاجُ
بِالضَّمَانِ
قَالَ أَبُو
دَاوُد هَذَا
إِسْنَادٌ
لَيْسَ بِذَاكَ
Hz. Âişe (r.anha)'nın
şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Bir adam, bir köle satın
aldı. Köleyi Allah'ın dilediği kadar (bir müddet) elinde tuttu. Sonra onda bir
kusur buldu. Meseleyi Hz. Peygamber (s.a.v.)'e arzetti. Efendimiz de; köleyi
satıcıya iade etti. Satıcı:
Ya Râsulallah, kölemi
çalıştırdı (sırtından kazanç sağladı), dedi.Rasûlullah (s.a.v.):
"Menfaat,
sorumluluk (külfet) karşılığındadır." buyurdu.
Ebû Dâvûd, "Bu
isnad kuvvetli değildir" dedi.
İzah:
Tirmizî, buyu'
Bu üç hadiste Hz. Nebi
(s.a.v.)'e ait olan bölüm; "Menfaat, sorumluluk karşılığıdır"
cümlesidir. Üçüncü rivayette hadisin vürud sebebi de görülmektedir.
Harâc; gelir, menfaat
manalarına gelir. Mü'minûn sûresinin 72. âyetinde de aynı manada
kullanılmıştır. el-Eşbâh'da; herşeyin gelirinin haraç olduğu söylenir. Ağacın
meyvesi, hayvanın nesli gibi.
Daman:
"Sorumluluk, külfet, kefalet, risk" karşihğındadır.
Hadis-i şerifte,
Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz; bir malın sorumluluğu kime aitse, gelirinin de
ona ait olduğunu ifade etmiştir.
İslâm fıkhının külli
kaidelerinden olan "menfaat sorumluluğa göredir" kaidesi üzerine
birçok mesele bina edilmiştir. Meselâ: Bir kimse bir hayvan satın alıp onu
kullansa ve gelir sağlasa, sonra da satıcının elinde iken var olan bir ayıba
muttali olsa malı iade edip parasını geri alır. Mal elinde olduğu müddetçe
elde ettiği gelir de kendisine aittir. Çünkü mal müşterinin elinde kaldığı
müddetçe sorumluluk ona aittir. O zaman zarfında mal telef olsa müşteriden
gider.
Hattâbî şöyle der:
"Gelir (menfaat),
sorumluluk karşıhğındadır, sözünün manası şudur: Satın alınan mal, geliri olan
cinstense, malın aslına malik olan, -aslın sorumluluğunu taşıyan- sorumluluğu
sebebiyle gelire de sahip olur. Bir kimse bir tarla satın alıp, ürün elde etse,
bir hayvan alsa ve hayvanı yavrulatsa, veya, bir hayvan alıp binse, ya da köle
alıp çalıştırsa sonra da aldığı malda bir ayıp (kusur) bulsa, malı iade
edebilir. O maldan menfaatlenmesine karşılık bir şey vermesi gerekmez. Çünkü
akid zamanı ile fesih zamanı arasında mal telef olsa, müşteriden gider. O
halde, gelirinin de müşterinin hakkı olması gerekir. Bu meselede âlimler
ihtilâf etmişlerdir:
İmam Şafiî; müşterinin
elinde meydana gelen gelir ve hayvanın yavrusunun müşteriye ait olduğunu, mal
satıcıya iade edilecekse, bunların geri verilmeyeceğini söyler.
Hanefîlere göre; satın
alınan mal hayvan olur, müşteri sağarsa veya ağaç olur müşteri meyvesini yerse,
müşterinin malı iade edip de parayı alma hakkı yoktur. Bahçe, binek hayvanı ve
kölenin ise geliri müşteriye aittir ve ayıp sebebiyle iade edilebilir.
İmam Mâlik de,
hayvanların yün ve kılları konusunda; bunlar müşteriye aittir. Hayvan ayıplı
ise satıcıya iade edilir, yünü müşteride kalır, yavrusu varsa o da annesiyle
birlikte verilir, der..."
İmam Buharî; hadisin
münker olduğunu, Mahled b. Hıfâf'dan, bundan başka hadis rivayet edilmediğini
söyler.
Biraz önce de ifade
ettiğimiz gibi bu.hadis İslâm hukukunun temel prensiplerinden, küllî
kaidelerinden birisi olmuştur. İbn Nüceym'in el-Eşbâh ve'n-Nezâir'indeki küllî
kaidelerin onuncusu bu kaidedir, jbn Nüceym; Fahru'l-Islâm Pezdevî'nin;
"Bu hadis cevamiu'I-kelim'dendir, mana olarak nakli caiz değildir"
dediğini söyler. İbn Nüceym, Hanefîlerin bu kaide ile ilgili görüşlerini şu
sözleri ile özetler:
"Ashabımız ayıp
muhayyerliği (hıyâr-ı ayb) konusunda şöyle derler: Asıl maldan doğmayan, ondan
ayrı olan ziyade ayıp sebebiyle malın iadesine engel değildir. Kazanç ve ürün
buna misâldir..."
Süyutî'nin,
el-Eşbâh'ının 11. kaidesi, Mecelle'nin de 85. maddesi bu hadisten istifade ile
düzenlenmiştir. Mecelle'nin 85. maddesi şu şekildedir: "Bir şeyin nefî
(kâr ve faidesi) damanı mukabelesindedir. Yani, bir şey telef olduğu takdirde
hasarı kime ait ise ânın damânında dimek olup, ol kimsenin bu vecihle damanı ol
şey ile intifâa mukabil olur. Meselâ, hıyâr-ı ayb ile red-dolunan hayvanı
müşteri kullanmış olmasından dolayı bayi' ücret alamaz. Zira, kablerred telef
olaydı hasarı müşteriye ait olacaktı."
Ali Haydar; bu maddenin
şerhinde şöyle demektedir: "Bu madde sahih hadisinden alınmıştır.
Fahrü'l-İslâm'ın Usûl'ünde zikredildiği üzere, mezkûr hadis çok geniş manalar
ihtiva eden, özlü sözlerdendir. Onun için mana olarak nakli caiz değildir.
Harâc: İnsanın
mülkünden çıkan yani hasıl olan şeydir. Meselâ hayvanın sütü, yavrusu, icar bedeli,
tarlanın mahsulü gibi şeylerdir. Damandan maksat da mü'net (külfet) dir. Yani
hayvanın beslenmesi, taşınmaz malların tamiri için gereken masraftır. Yani bir
hayvanın menfaati kendisinindir. Çünkü o hayvan onun damâmndadır.
Bu hadis-i şerif, menfaat
mukabilinde bulunan her zararda darb-ı mesel olmuştur..."
Ali Haydar'm madde
üzerindeki izahları devam etmektedir. Sözü uzatacağı için biz bu kadarla
yetiniyoruz.